Coworking ve Kısa Tarihi

Coworking, diğer ismiyle paylaşımlı ofis konseptinin ortaya çıkması aslında çok uzun bir geçmişe dayanmıyor. Ufak ölçekli yarı zamanlı bir girişim olarak yakın bir tarihte hayata geçirilen coworking sistemi, çok hızlı bir şekilde tüm dünya çapında benimsendi ve bugün neredeyse aynı ortak alanı paylaşarak çalışan iki milyon coworker tüm dünyada binlerce paylaşımlı alanda çalışmalarına devam ediyor.

Neredeyse yirmi sene önce varolmayan ortak çalışma alanlarının nasıl bugüne geldiği ise yakın tarihteki farklı ihtiyaçların bugün bildiğimiz coworking konseptine evrilmesiyle ortaya çıkıyor. 1995 senesinde 17 bilgisayar mühendisi , Berlin’de “hackerspace” olarak nitelendirilen bir ortak çalışma alanı olan C-Base’i yaratarak bu devrime öncülük ediyor. Kar amacı gütmeyen bu yepyeni oluşum bilgisiyar hayranlarına işbirliği yapma, ekipman kullanımı sağlama ve yeni bilgi alışverişi sağlama gibi hizmetler sunuyordu. 1999 yılına gelindiğinde ise oyun tasarımcısı olan Bernard DeKoven, “coworking” kelimesini bugünkü anlamıyla hayatımıza sokuyor. Yine de DeKoven’in amacı, çalışılan yeri nitelemekten ziyade çalışma şeklini vurgulamak. Bununla birlikte, aynı sene içinde 42 West 24, New York’ta yine bir software şirket tarafından hayata geçirilen başka bir coworking alanı C-Base’i takip ediyor. Bu sefer konseptte çığır açan yenilik ise, bugün artık bir olmazsa olmaz haline gelen, esnek kullanımlı kısa dönemli masa kullanımı. Her sene değişen ihtiyaçlarla evrilen ortak çalışma alanları o yıllarda bugün bildiğimiz coworking alanlarının sunduğu belki de en cazip hizmeti, bir komün oluşturma algısını, henüz hayata geçirmemişti. Ta ki coworking kelimesinin ortak paylaşımlı bir çevreyle ilişkilendirilerek 2005 yılında Brad Neuberg tarafından resmi olarak ilk kez kullanılmasına kadar. Büyük hayallere sahip cesur girişimci Neuberg, bugün bildiğimiz ilk resmi ortak paylaşımlı ofisi San Francisco şehrinin Mission bölgesindeki feminist kolektif şirket Spiral Muse içerisinde kuruyor. Başkalarıyla özgürce müşterek çalışma altyapısı ve farklı disiplinlerden gelen bireylerden oluşan bir komünite sunuyor Neuberg. Ve 2006’dan sonra coworking çalışma alanlarının sayısı tüm dünyada her yıl yaklaşık ikiye katlanarak yedi yıl boyunca büyümeye devam ediyor. Paylaşımlı ofisler, dünyadaki büyük metropollerde ve (sayıca daha az olsa da son zamanlarda yükselen bir trend olarak daha az nüfuslu ve küçük yerleşim alanlarında da), değişen çalışma modellerinin ihtiyaçlarına göre tam donanımlı paylaşımlı ofis alanları ve ortak çalışma sistemleri sunarak coworking konseptinin gelişmesine yardımcı oluyor.

Coworking kelime anlamı olarak ise tarafsız (nötr) bir alanda insanların aynı ya da farklı projeler üzerinde bireysel ya da grup olarak özgürce çalışmak için bir araya gelmesini ifade ediyor. Aynı şirket için çalışan grupların yanı sıra bambaşka şirket ve projeler için çalışan farklı insanların aynı alanda bir arada olması paylaşımlı ofisleri bilinen, geleneksel kurum/ofis ve çalışma kültüründen ayıran en önemli özelliklerinden.

Kısacası bugün bildiğimiz coworking çalışma konsepti ortak bir alanda farklı insan ve grupların çalışmalarını gerçekleştirmesinin yanı sıra esnek, kısa dönemli çalışma modellerini kullanıp farklı arka planlardan gelen iş insanlarıyla fikir alışverişi yaparak bir komüniteye ortak olmaya karşılık geliyor.